‘MUTLU EVLİLİKLER İÇİN YÜZLER YAZILIYOR!’

Gelinlerin “yüzleri” bahtlarının açık olması, mutlu evlilikler sürdürülmesi adına boyanıyor.  Kaybolmaya yüz tutan “yüz yazı” sanatı, İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dilek Himam’ın araştırmalarıyla yeniden canlanıyor.

Geleneği Karaburun’un Kösedere Köyü’nde yaşatan Şerife Zorlu’ya ulaşan Yrd. Doç. Dr. Himam, yüz yazısının geleneksel Türk evlilik ritüelleri içinde yok olmaya yüz tutmuş süsleme geleneği olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Himam, “Yüz yazısı, Reşat Ekrem Koçu’nun Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü adlı eserinde, geçiyor.  ‘Yapıştırma’ denilen gelin yüzü süslerinin,  çiçek şeklinde kesilen küçük kadife veya atlas parçaları üzerine altın teller ve incilerle işlemeler yapıldığını aktarır. Ben de buradan hareketle yaptığım araştırmalarda artık yüz yazma sanatının kaybolmak üzere olduğunu gördüm. Bu sanatı temsil edenler de son dönemde gelinlerin gelenekten uzaklaştığını belirtiyor. Bu geleneği yaşatmak ve akademik literatüre aktarmak istiyorum” dedi.

‘Yüz Yazısı Sergisi çok yakında’

Yrd. Doç. Dr. Himam, geleneklerden ilham alarak 3 boyutlu yüzlere kendi yorumuyla yüz yazısını aktardığını ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Himam, yakında İzmir’de açacağı sergiyle ürettiği eserleri, sanatseverlerle paylaşacağını kaydetti.

‘Yüz yazısının incelikleri’

Yüz yazma sanatçısı Şerife Zorlu da, günümüz gelinlerinin gelenekten uzaklaştığını belirterek, şunları söyledi:

“Yüz yazma, kına gecelerinde, düğünlerde gelinlerin bahtının açık olması, mutlu bir evliliği sürdürmesi için yapılır. 52 yıldır bu geleneği sürdürmeye çalışıyorum. Çocukluğumda, gelinlerin yüzlerinin yazılmasını ilgiyle izlerdim. Eskiden gümüş gelin teli kırpılır. Bu gelin telleri yapıştırılırdı. Şimdi malzemeye de kolay ulaşılıyor. Simler ve çeşitli süslemeler kullanıyorum. Yüz yazmada, önce gelinin yüzünün yazılacak yerlerine şekerli sudan hazırladığım özel bir zamkla şekillerimi çiziyorum. Süpürge çöpüyle zamklı yerlere simler yapıştırıyorum. Gelinin alnına yatay bir dal çiziyorum. Daldan, yapraklar aşağı yukarı doğru diziliyor. Yanaklara da güneş veya çiçek yapıyorum. Geleneğin sürmesini ve gelinlerin bahtlarını açık olmasını istiyorum.”